GAYRİ RESMİ ÖZGEÇMİŞ
Süregelen eğitim,öğrenim veya uzmanlaşma sadece bildiğimiz veya kısıtlı
çerçevede süregitmiyor, değişim istekleri, nasıl yaratıldığını bilmediğimiz
(ama bir şekilde yaratıldığını bildiğimiz) rastlantılar ve sancılar biçiminde
gidiyor. Aslında bir başlangıç veya bir son yok, aslında bilen de yok...
Unutmak ya da hatırlamak var. Ve bir de şu an
İşte hatırladıklarım 7-10-1999
Ses Elektroniği: (1973- 2003) 1973 yılında ilk kaset teybimiz oldu. Meraktan bozdum tabii ki, böylece elektronikle yaşamaya başladım. Özellikle ses elektroniği üzerine, %80 i ilk açışta çalışan, öncü veya özgün devreler çizdim ve çalıştırabildim. Hem pratik hem de teorik çalışmalarımı zevkle sürdürüyorum.
İzmir Kültür park Tenis kulübü: 74- 76 yıllarında tenisle tanıştım
Lise: 1974- 1978, 27 nisan 1974 de babamı kaybetmiştim. Annem Ankara'da Kavaklıdere Bülten sokakta kardeşimle birlikte yaşamaya devam ediyordu. İzmir Atatürk lisesi, ülkenin en iddialı liselerinden biri idi. 1975 yılında yönetmelik değişimi ile, geçer not olmasına rağmen,1.dönem 5 notu 2. dönem 4 notu (ortalama 4,5) geçmez kabul edildiği yıldı. Coğrafya dersinden kurtarma yazılısında 2. dönem notunu 5 e yükselttiğim halde ders öğretmeni yanlışlıkla beni ikmale bırakmış. Anneme söylediği aynen şu " yanlışlıkla bıraktım ama Afganistan’a gidiyorum yönetim ile takışmak istemem!!" Bende üstünde durmadım nasılsa veririm diye. Nasılsa veremedim! Dahası, öğretmen gittiği için kurula bile giremedim ve bir yıl bekleyecek beklemeli öğrenci oldum.
Elmadağ Kayak Kulübünde Kayak Kursu 1-12.02.1975 Ankara. Çok iyi, neşeli, hoştu.
Üniversite Yaşamım; (1978-1988) Aslında birinci YÖK hikayeleri demek daha
doğru olur. Sene 1978, diğer konudan biraz daha çok elektroniğe merakım vardı. Merkezi
sınavda birdenbire tuvaletim geldi ve astronomi bölümünü kazanabildim.
Olabilir, ben bilim adamıydım, astronomi de ilgi alanım içinde idi. O dönemin
siyasi ortamı aşırı hareketliydi. Tam derse kendinizi verirken nereden çıktığı
belli olmayan birileri sizi boykot veya foruma götürürdü. Çevremde olan biteni
anlamaya çalışırken, 1. ve 2. sınıfın derslerinin bir kısmını veremedim.
Ayrıca kuvvetle bir gün olmak istediğiniz öğretim üyelerinin genel durumları da
can sıkıcıydı. Ortamdan öylesine soğumuştum ki! 1980 yılına kadar bu iş böyle
sürdü.12 Eylül 1980 sonrası 1982 ye kadar, 3. ve 4. sınıfın derslerini
rahatlıkla verebilmiştim. 1982 Yılında ne olduğunu anlayamadığım YÖK
söylentileri çıktı. Öğretim üyeleri huzursuz olmaya başladılar. YÖK'ün ne olduğu sorumu yanıtlayacak yoktu. 1. ve 2.
sınıftan kalan derslerimi 5. yıl içinde vermeyi planlamıştım. Bir gün elime bir
kağıt verdiler, 2. sınıfa intibak ettirildiğime (indirildiğime)
dair. Verdiğim derslerin bir kısmı kaldırılmıştı ve bir çok yeni ders
eklenmişti! Karşımda konuşabileceğim, durumumu anlatabileceğim, bir tek bilen
kişi yoktu. Durumumu anlatmaya çalışan 4 sayfa dilekçe verdim, fakülte
sekreteri yırtıp çöpe atmış! Bunlara ilaveten o güne kadar olmayan; devam
zorunluluğu, barajlı dersler, sınıf barajı ve vize yönetmelikleri gelmişti ve
aynı güne konan sınavlar. Koca bir yıl, sadece bir ders için okula gelip gitmek
zorunda kaldığım dersler oldu. 9,5 yıl böyle geçti. Tiyatro grubu kurma
denemesi yapmıştım. Başarısızdı.
ÇİFTLİK KÖYÜ: (1985-1989) İzmir Çeşme'de bir balıkçı köyü. Yazın
ise turistik bir köy. Bu köyde limanın karşısındaki evde 4 yıl boyunca yalnız
yaşadım. Köpeğim oldu. Bu köyde sanki bir sihir vardı. Sürekli mutluluğu
yaşayabildiğim tek yerdi. Muhteşem bir doğa, alabildiğine özgürlük ve buralara
sığmayacak güzellikler. Benim için bir inziva yaşamı oldu. Doğal gübre ile
domates biber patlıcan yetiştirebildim, köy yumurtaları yedim, inekten yeni
sağılmış sütler içtim, resim yaptım, balık tuttum, elektronikle uğraştım yüzdüm,
rüzgar sörfü yaptım. Yenilendiğimi hissettim.Yaşamımın belki de en öğretici
bölümünü yaşadım. Küçümsediğim, kaçtığım insanları yakından tanıdım, onlarla
iyi geçinmesini öğrendim. Şehirde göremediğim gökyüzünü, sert rüzgarları,
olağanüstü temiz havayı gördüm. Hiç bir lüksüm yoktu evde, hatta buzdolabı,
televizyon bile. Akşam elimde bir bardak çayımla birlikte güneşin batışını,
batarkenki renkleri ve şekil değişimlerini görebilmek olağan dışıydı. Bütün
gece sabaha kadar elektronikle ilgili çalışma yaptıktan sonra, sabahın
kokusuyla birlikte güneşin doğuşunu seyretmekse apayrı bir zevkti. Hele
yağmurlar sonrası toprak kokusu! Yaşadığımı, farkındalığımı
hissetmek buydu. Dışarısı 1 derece soğukken sobasız, pencere açık yatabilecek
kadar sağlıklı olmak! Çok iyi kitaplar okudum, akla hayale gelmeyecek konularda
deneyler, araştırmalar yaptım. Yalnız kolay değildi ilk zamanlarda, renkli
zannettiğiniz yaşamı göz ardı edebilmek, içimde bir acı duyardım. Hiçbir şey
benim oradaki mutluluğuma yaklaşamıyor artık.
Verband Deutsher Tauchlehrer(VDTL)
Dalgıç kursu 8-15.07.1989 Çiftlikköy
Çeşme İzmir. Denizin 40 metre altının, tek renk ve ürpertici sarhoşluğu.
Gerçekten bıraksalardı orada kalabilirdim!
Askerlik 1988 Ağustos 1989 Mart
203 kısa dönem / 57. Topçu Tugayı / Ölçme Bölüğü /
Telsiz Muhabere Bölüğü / Bornova İzmir
Askerlikte, askerliği hoş anımsamak için iyi bir
şeyler yapmıştım. Eğitim çavuşuydum.
İlkyardım kursu verdim, okuma yazma kursu verdim (4
Er'e diploma aldırttım), Ege Üniversitesinin bahçesine ağaçlar diktirttim.
Bir anı: Bizim bölüğün erleri diğer bölüklerden
seçilmiş, en problemlilerden (hasta, eğitimsiz, hatta bedenen veya ruhen çökük
kişilerden) toplanmıştı. Kısa dönem bizler eğitim yaptırtıyorduk. Sabah
koşularında 400 kişilik bölüğün neredeyse 100 ü rahatsızlıklarından dolayı
katılamıyor, mıntıka temizliği yapıyorlardı. Şu anda içeriğini benim de
hatırlayamadığım ama inanarak bir konuşma yaptım, basit teknikleri gösterdim.
Bu erlerden 90ının katıldığı bir koşuya başladık.
İnanılmazdı! Erler düşene, bayılana kadar koştular. Hiçbir zorunlulukları yoktu
onların oysa. Teşekkür ettiler, hatta ilk defa koşabildiklerini söyleyenler de
olmuştu. İşte kendimi çok iyi hissettiğim andı. Aslında daha bir sürü şey var
ama!
Askerlik kendi içinde mantıklı, dışarıdan bakmamayı
becerebilirseniz.
İngiltere, Hollanda, İsviçre, İtalya; (1989-1990) Keşke oralara Çiftlik köyünde yaşamadan önce
gitmiş olsaydım!
Cambridge, Nejmegen, Zurich,
Venedik
İstanbul
maceram: (1991-2003) : Evlilik, memuriyet hayatı, oğlum,
köpeğim, havuzlu villa yaşantım, doktora (akademik yaşam 2. YÖK hikayeleri);
Henüz bir yorum yapmak istemiyorum!!!!
HER ZAMAN DEVAM EDECEK
http:/egegural.com